20 Aralık 2008 Cumartesi

ulusalcı paronoya

Vatan Hassasiyetinin Paranoyak Hali!

Birilerinin kendilerini bu vatanın sahibi, diğerlerini de bu vatanı satma potansiyeli taşıyan zanlılar olarak görmesi yok mu insanı çıldırtan bir durum. Sahi siz kim oluyorsunuz? Şair “fahişeler birbirinden kuşkulanıyor” derken kendinde olanı diğerinde görmenin resmini çizmiş adeta var olsun! Nasıl bir zihin, nasıl bir vatanperverlik taşıyorsunuz ki vatan satılacak bir meta olarak zihninizde yer etmiş. Yargılardan ziyade anlama çabası daha doğru. Madem medenilere galebe ikna iledir anlamaya çalışalım! Gerek milli misak içerisinde, gerekse beynelmilel düzeyde fikren, zihnen, ilmen, değerler bakımından yetersizlik içerisinde olan bir zihin yapısının ürünüdür vatan satmak edebiyatı! Vatanı inancımızın yaşandığı her yer olarak anlayan ve kutsalları arasına alan bir anlayış kimde ne görürse görürsün bunu vatan satmak olarak tesmiye etmekten içtinap eder. Ülkemizde bu söylemi dillerine pelesenk edenler aslında vatana bir değer biçenlerdir. Herkese her şey yakıştırılabilir ama vatan satmak gibi bir ayıp yeni ve gerekli açılımlarda bile yapıştırılan bir yafta haline getirilmişse burada onun satılabilir bir şey olduğunu kabul eden bir anlayış var demektir.

Ya Sev Ya terk Et!

Sevmediğim şeyler var ama terk etmeyeceğim diyesi geliyor insanın. Bu vatandaş azletme ehliyetini nasıl kazandınız efendiler? Siz vatanın sadık bekçileri olma hakkını nerden alıyorsunuz ya da ötekiler bu kırk katır mı kırk satır mı tercihine mecbur ediliyor? Ülkücü zihniyetin başlangıçtan günümüzü şekillenmesinde “antici” bir refleks vardır. Antikomünist olarak tarih sahnesine çıkan bu anlayış düşmansız ve ötekisiz yaşayamaz. Mutlaka karşılarında kendileri gibi olmayan ama kendilerini gerekli kılan bir yapı olmak zorunda ki kendilerini ifade edebilsinler! Bu durum bir yetersizliğin sonucudur. Düşmansız, ötekisiz kendini ifade edemeyen bir anlayış başlangıçta bir kabile veya asabiye çemberine giriyor demektir. Kimse bir başkası üzerine vatanseverlik üstünlüğü kuramaz. Hikmetini anlayamadığımız, siyasi ve milli bakışımıza uygun bulmadığımız çıkışları bu tarz emir komutalarla mahkûm etme hakkına hiç kimse sahip değildir.12 Eylül dönemlerinde siyasi söylemlerini beğenmedikleri için “yeşil komünist” olarak adlandırdıkları kimseler bugün ülkeyi yöneten kimselerdir. Ne oldu şimdi yeşil bir komünizm mi hâkim oldu ülkeye?

Harici Mantığının Günümüzdeki Yansıması!

Hariciler bir sahabeyi şehit ederler, sonra bir Hıristiyan’ın domuzunu öldürdükleri için özür dilemek üzere mal sahibini ararlar. Saadet asrında yaşananlar bir tohumsa günümüzde oradaki şeylerin sümbülleşmiş haline şahidiz. Aynı mantık bugün varlığını değişik isimlerle devam ettirmektedir. Bir ilk mektep çocuğunun bile anlamakta zorlanacağı gerekçelerle binlerce gencin ölümüne neden olan siyasi anlayışlarınızla koalisyon kurmakta bir beis görmeyeceksiniz ama sizin siyasi çizginize uymayan başka yapıları vatan satma paranoyanıza mahkûm edeceksiniz olacak iş mi? Milliyetçi liderleriniz Doğu Türkistan Türklerini katleden ülkelerle görüşecek milli vicdan sızlamayacak Cumhurbaşkanı Ermenistan’a gitti diye milli vicdan sızlayacak öyle mi?

Ecevit’in siyasi argümanları sizi rahatsız etmeyecek, Abdullah Gül’ün açılımından rahatsız olacaksınız, sonrada bu vatanın bekçiliği rolünüzle ahkâm keseceksiniz! Ülke ocaklarda vatan millet edebiyatı yaptığınız gençlerden ibaret değil efendiler! Ermenistan ile görüşünce “asalayı”, tarihi unutmuş olmayız! Avrupa’ya yöneldiğimizde de dinimizden, milliyetimizden dönecek değiliz. Onların bir medeniyeti varsa benim de bir medeniyetim var, onların bir ekonomik gücü varsa benim de siyasal gücüm var. Osmanlı’nın beyin takımı Jön Türklerin yapamadığını Avrupa’da işçi Türkler yaptı şükür. Bir de “doğuyu batıyı bilen gelsin” dediği gibi şairin Doğu’yu Batı’yı bilenler girsin bakayım Avrupa’ya? Tarih derslerinde öğrenip hayıflanmadık mı yıllarca Viyana’dan döndük diye o kapı şimdi içerden açılırsa neden girmeyeyim de Misakı milli hudutlarında denenmemiş bir birikimle uyuyayım?

İstikbalde En Gür Seda İslam’ın Sedası Olacaktır!

Düveli muazzamanın harita üzerinde bu ülkeyi paylaştıklarında, atılan mermilerin bir patiskanın dahi mukavemetini bulmadığı, her şey bitti dendiği noktada söylenen” İstikbalde En Gür Seda İslam’ın Sedası Olacaktır!” bu söz artık tarihi seyrine başlamıştır! Biz çeşitli mülahazalarla çağı üstümüze kapatmazsak istikbal bizimdir. Ne sakat mantıktır ki yıllardır Avrupa’ya tanınan tolerans Araplardan esirgenmiştir. Araplar bizi arkadan vurdu edebiyatı ile düşman olarak öğretilirken önden vuran düşman olan Avrupa bir şekilde zeytin dallarıyla karşılanmıştır. Türkiye siyasi, sosyal, jeopolitik, askeri, tarihi gücü çerçevesinde dünyanın en aktif siyasi aktörü olmaya layık bir ülkedir. Devreye girmesi gereken bu gücü, vatan satma töhmeti ile harici mantığı ile engelleyenler en çok iddia ettikleri, TÜRKLERİN ŞİARI OLAN CİHAN HAKİMİYETİ MEFKURESİNE DE AYKIRI DAVRANMAKTADIRLAR!

http://www.cemaat.com/node/7507

memduh atalay

0 yorum:

analitik