6 Aralık 2008 Cumartesi

atatürkçü düşünce derneğinin takiyyesi

Adam ormanın içine gecekondu yapar, yıkmaya gelen belediye zabıtasıyla çatışır.
Bakar ki kurtuluş yok, hemen gecekondunun damına bir Atatürk büstü koyar.
Sonra da bağırır:
“Sizi gericiler, Atatürk düşmanları, yıkın hadi, yıkın da göreyim”
Zabıta bu duruma güler. Doğal olarak dinlemez ve yıkar.
Ama ertesi gün gazetelerde, Emin Çölaşan tadında yazılar çıkar.
“Atatürk düşmanları kendilerini bir kez daha gösterdi” diye.
Bu fıkra değil, yaşanmış bir hikaye.
15 yıllık gazetecilik hayatımda benzerleriyle sayısız defa karşılaştım.
Hoşuma gittiği için de ara sıra bu örneği veririm.
Gelelim bağlantıya.
ADD
Yani Atatürkçü Düşünce Derneği.
Bir dernek kurun, adına da Atatürkçü ibaresini yerleştirin, alın size sonsuz dokunulmazlık.
Sıkıyorsa biri gelip de dokunsun size.
ADD üyesiyseniz, trafik polisi durdurduğunda, hemen dernek kimliğinizi gösterin. Ceza kesebilen polise aşk olsun.
Keserse de hapı yuttu.

Dernek değil, korku filmi seti.
Bir masa etrafında toplanan insanlar, “korku senaryoları üretiyor”
Ürettikleri senaryoyu okuyup, korkmaya başlıyor.
“Ülke satılıyor, şeriat geliyor, hepimizi kıtır kıtır kesecekler. Bizi çarşaflara sokacaklar. Hepimizi camiye tıkıp zorla namaz kıldırtacaklar.”

Gerici, şeriatçı olmakla suçladıkları bir başbakanı aynı zamanda Yahudi, ya da Amerikan uşağı, ya da İran mollası olarak da suçlayabiliyorlar. Yani sınır tanımıyorlar.
Meşhur fındık reklamındaki gibi.
Yersen!

Bu ülkenin geleceğine dair bir tek ele avuca gelir projeleri yoktur. Nutuk atmaktan öte bir şey yapmazlar.
Yapanlara da “Yılanın başı” derler.

Takiyyecidirler.
Mitinglerine katılan başörtülü kadını göklere çıkartırlar. Amaçları bu görüntüden pirim elde etmektir. Miting biter, başörtülü kadın “canavar” olur. Onunla savaşmak gerekir.

Devletin en üst kademelerinden destek görürler.
CHP için aşkla ve şevkle çalışırlar. Bunu yaparken de “çaktırmama” gibi kaygıları vardır.
Baykal kutsal liderler arasındadır.

Bir dönem sıkça seslendirdikleri “Benim dedem de hacca gitti, benim halamın da başı örtülü” gibi söylemleri artık kullanmazlar.
Çünkü dindar insanların, dindarlıklarından döndürülebilecekleri ihtimalinin olmadığını düşünürler.

Atatürkçü felsefeyi bilmezler. Ezbercidirler. Tartışırken bu ezberin dışına çıkamazlar. Üretemezler.
Beyinlerini kiralarlar. Kiraladıkları beyinleri başkaları onların yerine kullanır.


Ülkeyi kamplara bölerler.
Onlar ve onlardan olmayanlar vardır.

Ulu Önder Atatürk’ü, derneklerine hapsetmişlerdir.
Kurtarabilene aşk olsun.

TURGAY GÜLER

0 yorum:

analitik